Dün gece sırılsıklamdın
ellerimi avuçlarına aldın
Türküler kondu parmaklarıma
zemheri güneşi gibi
kaçamak sardın.
dün gece sırılsıklamdın
Dün gece sırılsıklamdın
sönmüş bir volkanın buzulu gibi
başını omuzlarıma dayadın
Türküler sustu
saçların dillendi
Sağır bir geceydi
dalgalar dindi
Çiçekler kanatlandı
bulutlar toprağa indi
dün gece sırılsıklamdın.
Dün gece sırılsıklamdın
Gözlerin kutup yıldızıydı
her şey etrafında dönüyordu
Titreşen sözcükler
dudaklarında sönüyordu
Kaçıncı duraktı bilmiyorum
gönül kapıları kırılmış
birileri inip
birileri biniyordu.
dün gece sırılsıklamdın.
Dün gece sırılsıklamdın
Karaya vurmuş bir kayıktı yüreğin
Yükünü boşaltmıştı
boşaltıp atmıştı meçhul bir kıyıya
Ve boş
ve sarhoş
ve biraz da hoş
yol alıyordu duygular deryasında
dilinde yasaklı bir kürdî hicazkar şarkısıyla.
Dün gece sırılsıklamdın
Dün gece kendine aldandın
Şişeler aynandı
şişelere kandın
Tutuştun
kendi yağınla yandın
Ama pişmedin
üfledin lodosu
dalgalara düşmedin
dün gece sırılsıklamdın
Dün gece sırılsıklamdın
Bir buse kondurup yanağıma
yıldızlar gibi gözlerimde kaydın
Ve sen kayarken karanlıkların içine
ben seninle yapayalnız
şişelere gömülüp
meyhanede kaldım
Madem gidecektin
madem bitecektin bir gece masalı gibi
Bedenimi masaya çivileyip de
aklımı niye yanına aldın
Dün gece sırılsıklamdın
Keşke zaman dursaydı da
zaman dursaydı da
hiç
hiç ayıkmasaydın.