Biz, resmi nutuğumuzu atalım da; Halk, anlamış, anlamamış hiç önemli değil…
12 Eylül darbesi yeni gerçekleşmişti.
Her taraf Atatürk kokuyordu, Atatürk’ün adı kullanılarak her ölüm, her zulüm, Atatürk adına yapılıyordu.
Divriği Kaymakamı, muhtarları çağırarak “ Bundan sonra Milli Bayramların ve On Kasım’ın köylerden de kutlanmasını” emreder.
Köyün kahvesinde ya da uygun bir yerinde Muhtarlar, köylüleri toplayacak, günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapacaklardı.
Darbeden sonra ilk On Kasım kutlamasıydı.
Kaymakam, tüm muhtarları Divriği’ye çağırır.
Muhtarlar, önce Divriği de ki törenleri izleyecekler, bilgilenecekler sonra köylerine dönüp öğrendiklerini köylülere anlatacaklardı.
Tören, başlar. Çocuklar, şiirler okur; Belediye Başkanı, konuşmasını yapar en son sözü Kaymakam alır, uzun ve duygusal bir konuşmadan sonra sözlerini “ Atatürk, ölmedi kalbimizde yaşıyor” diye bitirir.
Divriği’nin Kürt Köylerinden bir muhtar, Divriği’de ki tören sonrası köyüne döner, Halkı kahvede toplar ve konuşmaya başlar “ Ulan cahiller, ulan eşekler, ben şimdi size desem ki Atatürk noldi? Diyeceksiniz ki Atatürk, öldi. Atatürk ölmedi; Atatürk, Divrik Kaymakamının kalbinde yaşıyı” |