Gözlerim ekranda
“ Her şey bir anda oldu” diyor elli yaşarında bir baba; Gözyaşlarıyla “Orta katta ki dairede iki kızım vardı” diye devam ediyor.
Bir başkası “ Yok mu hiç Müslüman; Ne olur yardım edin” diye hıçkıra hıçkıra ağlarken parmaklarıyla kazmaya çalışıyordu beton yığınlarını.
Çözemedim ama gözyaşının dili yoktu; Yaşlı bir kadın, elleri havada Kürtçe ağıtlar yakıyordu.
Enkaz altında alkışlarla çıkartılan bir çocuk, daha hastaneye varamadan gözlerini kapatıyordu ihmale, açlığa ve yoksulluğa.
Üç gün boyunca kucağında ki bebesini bırakmamıştı bir ana. “ Sütüm bitti, iki gün boyunca tükürüğümü emzirttim” diyor.
Gece karanlığında yüzlerce insan bir ateş çevresine birikmiş “ Sadece çadır ve battaniye istiyoruz” diye isyanla karışık yalvarış haykırışlarını yapıyorlardı.
Kalabalığın arkasında kucağında bebesiyle bir kadın, “ Çocuğum aç, mama mama” diye çaresizce yalvarıyordu.
Kalabalığın önünde pardösüyle titreyerek zor konuşan bir muhabir, “ Van ve çevresinde beklenen kar yağışları başladı” diyordu.
Gözlerimin yaşları, televizyondaki “ Son Dakika” haberlerini silmeye yetmiyordu.
Televizyonu kapadım; Bir daha ki yaza kadar bir daha açmamak üzere yazlığımı kilitledim.
Arabama binmeden eşim aradı “ Hafta sonu kar varmış, çocukları Uludağ’a götürelim mi?” diye
|