.
 

Son 10 Yorum

 
 

Ziyaretçi İstatikleri

Bugün : 2
Toplam : 644179
 
 
ÖYKÜLERDEN ( Arşivimden )  -  25.01.2016
.
.

                           “Ölüm ile ayrılığı tartmışlar

                              Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık…”

                                                     KARACAOĞLAN

 

    Özal döneminde başlatılan "YİRMİ YIL SONRAYA MEKTUP KAMPANYASI" ve gölgesine gizlenmiş gizli bir aşkın öyküsü...

 

 

MEKTUP

Ya mektup ulaşmadıysa? Ya da başkasının eline geçtiyse? ” diye kendisini sorguladı; Ama bu saatten sonra yapabileceği hiçbir şey yoktu. On dokuz yılın özlemiydi bu. Gönül yelkenleri, çoktan mutluluk deryasına açılmıştı. Düşünmek bile istemiyordu ötesini.

On dört saattir yollardaydı; Yaklaşık bir saatlik yolu daha vardı.

Otobüs, sık çamların arasında yol alırken solda ki Sandras Dağı’nın son karları gözlerine ilişti.

Daha dün gibiydi yirmi yıl öncesi. Sanki kanatlanmış zirveden zirveye uçuyorlardı. Kartal Gölü’nün soğuk suları bile söndürememişti yüreklerinde ki gizli korları.

Kimbilir belki de mutlulukla rakımlar arasında gizli bir bağ vardı. Ondan dolayı köhnemiş kentlerde tutunamıyordu mutluluk. Ondan dolayı rakımlarla kök salıp, dağlarda boyatıyordu.

Her şey bir düş gibiydi; Ya da yaşam bir düştü?

Buraları terk edip gitmeseydi daha mı iyi olurdu?

İlişkileri açığa çıksaydı, kim nasıl yorum yapacaktı?

Kime, nasıl anlatacaklardı bu kutsal, büyük ve yasak ilişkiyi?

Günahını, sevabını kimler, hangi kutsal kitabın, hangi tarazisiyle tartacaklardı?

Kim yargılayacak, ya da kim hak verecekti onlara?

Yok yok en iyisini yapmıştı. En iyisi buraları terk etmekti. Bir de kazasız belasız mektup eline geçtiyse?

Ne güzel akıl etmişti Özal, “ Yirmi Yıl Sonrasına Mektup Kampanyası”nı.

Yirmi yıl sonra Sınırsızlık Meydanı’nda, heykelin önünde buluşmak! Ne büyük bir heyecan, ne büyük bir çelişki, ne büyük bir mutluluk?

Yirmi yıl? Dile kolay. Kim bilir neler değişmiştir? Kesin saçlarına aklar düşmüştür. Boyatmaz da; Ak saçlar, daha da yakışmıştır nur yüzüne.

Keşke verdiği sözde bu kadar direnmeseydi; Arada bir arasaydı.

Yok yok o zaman buraları terketmenin ne anlamı vardı? Daha büyük umutlar bağlar, daha büyük acı çeker, hiç kopamazlardı.

Konuşacakları o kadar çok konu vardı ki yarım güne sığdırmaları mümkün değildi; Yola çıkmadan güneşin saat 20.13 de batacağını bile hesaba katmıştı. Zaman, korkuların ve törelerin kıskacındaydı.

Ama olsun, O nu görmesi, yanında olması, ellerinden tutması bile bir ömre değerdi.

Otobüs,  hırçın bir vadide tırmanırken sol tarafta ki tabelada “Geyik Kanyonu”, sağdakinde “MUĞLA 30 KM”  yazıyordu.

***

“ Hoş geldin Amca, ben Gülnaz’ın kızıyım ”  dedi genç kız, elindeki çiçeği yaşlı adama uzatırken.

Adam, neye uğradığına şaşırdı. Anında ter bastı her yanını. Çiçeği kızın ellerinden aldı; Yanında ki banka oturdu. Bir şeyler söylemek istedi yutkundu, konuşamadı…

Sözü yeniden yanına oturan genç kız aldı:

“ Amca senin mektubun benim elime geçti.  Annemi, geçen kış kanserden kaybettik.  Akciğer kanseriydi.  Babam ve kardeşlerim dahil bu konuyu benden başka bilen yok.”

Yaşlı adam, genç kızın üzerine devrildi hiçbir şey sormadan hüngür hüngür ağlamaya başladı. Çevrede gelip geçenler garip gözlerle olanları izliyordu.

Genç kızın gözleri doldu, konuşamadı, yaşlı amcaya sarıldı; Hıçkırıkları, hıçkırıklarına karıştı.

Yaklaşık on dakika sessizce gözyaşlarıyla birbirlerine sarılıp kaldılar

Sonra sözü yeniden genç kız aldı “ Benim adım Hasret amca; en küçükleri benim. Sen, bu mektubu postaya verdiğinde ben daha dünyada yokmuşum. Mektupta anladığım kadarıyla annemle yasak bir aşk ilişkisi yaşamış ve çelişkilere dayanamayıp terk etmişsin buraları.

Annem, hep mutsuzdu; Dalgın ve unutkandı.

Doktorlar, hastalığın düşünceden, üzüntüden olabileceğini söylemişlerdi.

Nedense hiçbir tedaviyi kabullenmedi. Sanki ölümün aşığı olmuştu. Son yıllarda ağızsız, dilsiz sessizce ölümü bekledi.

Babam, hep noksanlığı başka yerlerden arayıp “ Saray gibi evde oturuyorsun, Neyin eksik, neden mutsuzsun?” diye annemi azarlardı.

  Bir keresinde bir fotoğrafa bakıp ağlarken görmüştüm. Beni görünce yüzü kızardı, heyecanlandı, fotoğrafı saklamaya çalıştı.  Çalıştı ama sonunda buldum; Zaten seni de o fotoğraftan tanıdım.

Bunun üzerine bir de mektubunu okuyunca daha çok şok oldum.

Annemin başka bir insanı sevebileceği aklımın ucundan bile geçmezdi.

Mektubunda “ Gelemezsem öldüğümü bil ” demişsin ama demek ki annemin ölebileceğini hiç aklından bile geçirmemişsin.

Bizim de hiç aklımızdan geçmezdi Amca. Annem, her şeyi içine atmıştı. Bazen küser, günlerce kimseyle konuşmazdı.

Mektubu geçen ay postacı getirdi. Hem de Sevgililer Gününde. Ben, evde yalınızdım. Okuyunca dünyam değişti; O kadar içten ve o kadar duygulu yazmışsın ki, Annem, bir kez daha büyüdü gözlerimde; Tabi sen de.

Yirmi yıl öncesinde randevuyu neden bugüne verdiğini de yeni anladım. Annem, yaşasaydı bugün tam elli bir yaşına basmış olacaktı.

Benim adımı annem koymuş; Hem de babama karşı bayağı direnerek.

Amcacığım bu dostluk, bu sır benimle devam edebilir; Eğer kabul edersen tabi. En azında annemin anılarını yaşatmış oluruz. Bir de senin gözünde annemi dinlemek, annemi tanımak, annemi yaşamak istiyorum ”

Adam, hıçkırıklara boğulmuş ve ter içindeydi. Gömleğinin düğmesini çözmeye çalıştı, başaramadı. Yeleğinin cebinde bir ilaç çıkardı, yutmaya çalıştı, elinde kaldı. Oturduğu banktan tutunamadı, kucağında ki çiçeklerle birlikte çimlerin üzerine yıkıldı.

Çevredekiler başına birikti. İçlerinden biri “ Kalp, 118, ambülans” diye bağırmaya başladı.

Bir diğeri, nabzını yokluyordu; Dakiklar sonra doğruldu, genç kızın saçlarını okşayarak “ Baban nefes alamıyor, geç kalmışız kızım; Başın sağ olsun” dedi.

                                                           

 
Okunma Sayısı : 1776 | Yorum Yaz

|

Tavsiye Et

|

Facebook'ta Paylaş
 
.
rıza gül  -  14.11.2012    13:32:53
.
siyat kokmayan hiç bir yazı olmayacak mı :)
bu güzel yazıya bile siyasi yorum yapıyorsunuz aşk olsun :)
.
.
Mehmet Levent Öncel  -  14.11.2012    12:46:28
.
HALEF - SELEF
TÜRKİYE CUMHURİYETİ KURULDUĞUNDAN BERİ SAĞDA ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİLDİĞİNDE DEMOKRAT PARTİ İLE BAŞLAYAN BU SÜREÇTE GELİNEN SON NOKTA AKP (AKEPE) ARADA Kİ GEÇİŞ DÖNEMİNDEKİ ADALET PARTİSİ , MİLLİ SELAMET PARTİSİ , MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ , BUNLAR KENDİLERİNE MİLLİYETÇİ CEPHE ( M.C HÜKÜMETLERİ ) DİYE ANILIYORDU ... ANAP DİYE PARTİLER TÜREDİ , TURGUT ÖZALLAR , LİBERALLER HEPSİ AmeriKAN İMPARATORLUĞUNUN TÜRKİYEDEKİ TEMSİLCİLERİDİR ... ADNAN MENDERESTEN , RECEP TAYYİP ERDOĞANA KADAR HEPSİ AMERİKANCI POLİTİKALAR İZLEYEREK , BAĞIMSIZLIK BUNLARIN ELİYLE YOK EDİLDİ ... NATOYA GİRİŞ KOREYE ASKERİN GÖNDERİLİŞİ SANAYİNİN DURDURULMASI ÖZEL SEKTÖRE GEÇİŞLER , KİT ve BİT LERİN SATIŞLARI , YABANCI SERMAYE TÜRKİYEDE TARLADAN , FABRİKAYA HERŞEYİ ELE GEÇİRMESİ , EN İYİ BİLDİĞİMİZ TARIM ve HAYVANCILIK ÜRÜNLERİ BİR BİR DURDURULDU SAMANI DAHİ YURT DIŞINDAN GETİRİR HALE GELİNDİ ... ADNAN MENDERES VATAN HAİNLİĞİNDEN YARGILANDI ve ASILDI ... RECEP TAYYİP ERDOĞAN ADNAN MENDERESİN YAPTIKLARINI 10 na KATLADI ... ADNAN MENDERS HALEFİNİN İZİNDE RECEP TAYYİP ERDOĞAN SELEFİ İKTİDAR .. ÜLKE SATILMAYA BAĞIMSIZLIKTAN YOKSULLAŞTIRILMAYA DEVAM EDİYOR .... - GÜN GELECEK DEVRAN DÖNECEK AKEPE HALKA HESAP VERECEK ... - HALKIZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ... - BİR KEZDE DÜNYAYI TÜRKİYEDEN SARSACAĞIZ , BAĞIMSIZ SOSYALİST TÜRKİYEYİ KURACAĞIZ ...
.
.
ali ekber  -  14.11.2012    10:36:35
.
yine duygulandim
Bu oykuyu ya daha once okudum. ya da senden dinledim. cok guzel anlatim. yasanmis da olabili. mi hidir?
.
.
rıza  -  01.10.2011    19:41:34
.
güzel
adam sen misin diyeceğim ama tarif uymuyor. sen, hala yaşıyorsun. hıdırım sen şairmisin, öykücümüsün, dağcımı, hatitacımı yoksa albay mı? :)
.
.
suat hoca  -  01.10.2011    16:31:27
.
bir dönemin gizleri
bu acıyı yaşayanların kalanlarına baş sağlığı diliyor, yaşatanlara lanet okuyorum.Hıdırım seninde ellerin ve kalemin uzun ömürlü ve sağlıklı olsun diyorum. Bir kuşak benzer gizleriyle genç yaşta patır aptır döküldü. (oğlum beni ağlatmaya ne hakkın var şimdi)
.
.
devrim  -  01.10.2011    12:49:36
.
çok duygulandım abi
hıdır abim can abim sabah sabah dugularla boğdun beni. öyküyle ilgili çok soru soracağım ama inan şimdi soru soracak halimde kalmadı öykünün etkisindeyim. aslında kısa bir filimde olabilir. senin oğlan ne yapıyor. seni keşfedemedimi hala.yazmak sana çok yakışıyor yaz abim. bizede okumak tabi
.