bizler, kimseyi bulamazsak bile aynada ki bizle tartışırız...
Aynı mahallede büyümüşlerdi. İkisinin de saçları ağırmış, ikisi de ellisini çoktan devirmişti.
Biri kırk yıldır Perinçek hayranı İşçi Partili; Diğeri, altmış sekiz kuşağından ve Dev-Genç geleneğinden geliyordu.
İkisi de Bodrum’da tatildeydi. Yaklaşık otuz yılllık aradan sonra yeni görüşüyorlardı.
Önce hasretle kucaklaştılar; Sonra her zaman ki gibi hararetli bir tartışmaya başladılar.
Tartışmanın konusu “ Doğu Perinçek, ihbarcı mıydı? Bir dokuz yüz altmışlı yıllarda İbrahim Kaypakkaya’yı O mu ihbar etti? Tikko’cular vurduğu için mi ayaklarından sakattı?”
Tartışma, uzadıkça uzuyordu. Sesler, yükselmeye başladı, ikisi de inatçı mı inatçıydı?
Gün devrilmiş, hava kararmıştı; Perinçek’çi olan, “ Arkadaş, benim kalkmam lazım, yarın kaldığımız yerde devam edelim...” der
Diğeri, “ Hayır, kesinlikle olmaz; Bu konu çok ciddi; Yarına bırakamayız. Şimdi sıcağı sıcağına çözmemiz lazım...” diye diretir.
|