12 Eylül darbesi öncesi, yetmişli yıllardı.
İlçemizde üst mahalle bizim solcuların; Alt mahalle de o zaman ki deyimimizle faşistlerin kontrolündeydi.
Bir solcunun, aşağı mahalleye; Ya da bir sağcının, yukarı mahalleye girmesi mümkün müydü!
Deli Osman, hariç tabi.
Osman, ilçemizin tescilli delisiydi. Onun, dokunulmazlığı vardı. Herkes onu tanır, acır ve severdi.
Osman, üst mahalleye gelince cebine üç-beş kuruş sıkıştırır, aşağı mahalleye giderek faşistlere küfür etmesini isterdik.
Osman, bizden paraları alır ve “ Divriği, faşistlere mezar olacak… Faşistlerin anasına avradına…. “ diye küfürleri savura savura aşağı mahalleye giderdi.
Bizler, heyecanla, sevinçle ve de devrimci gururumuzla kahvede çaylarımızı yudumlarken, aradan yarım saat geçmeden Osman’ın sesi yeniden duyulurdu.
“ Divriği, komünistlere mezar olacak; Komünistlerin amasına avradına…”.
Aşağı mahallede de Faşistler, Osman’ın cebine üş-beş kuruş para sıkıştırıp yukarı mahalleye yollarlardı.
Darbeden sonra, sağcımızla solcumuzla kıç kıça hapisler yatarken kara kara düşünmeye başlamıştık;
Gerçekten Divriği’nin delisi Osman mıydı? Yoksa?
|