.
 

Son 10 Yorum

 
 

Ziyaretçi İstatikleri

Bugün : 9
Toplam : 621436
 
 
BİZDEN BİRİ ( Zahide ÜZÜMÇEKER'den )  -  30.12.2010
.
.

 

 

  Merhaba;

Aralık ayının son günüydü. Yılbaşı çılgınlığına tutulmuş kentin kalabalığından kaçarak küçük daireme sığınmıştım. Sadece yalnızlığımı değil, gürültülerin kirletmediği gecenin sessizliğini özlemiştim. Belki de kılı kırk yararak kırk yılının defterini dürüp yeni yollar açacak kendimi özlemiştim. Son ve başlangıçları bir başıma bir araya getirmeyi istemiştim.... Sonrası beyaz kağıtlara düşen mürekkep izleri,gecenin sabahla birleştiği tan ağartısı, ilk günün ilk ışıklarıyla aydınlanan yürek hafifliği...

Sonrası şiire akan sevdalar..

 Yenilendiğimiz yıllarımız olsun hepimizin…..

                                 Zahide ÜZÜMÇEKER

--------------------------------------------------------------

 

                             SEVDAYA GÖNÜL DÜŞÜREN

 

İnsanların, kuşların, kelebeklerin

cümle canlının üzerinde gezindiği dünyadan

süzülerek geldin yanıma

yönümü yoluna çevirdin, baktın

bekledin.

 

Sen aralamasan

kirpiklerin bakışlarımın gözlerine dokunmasına izin vermez.

Dünya senin kirpiklerinde uyur.

Ben

kuzguni gözlerinde

kurşun gibi eririm.

 

Yıkanarak eskitilmemiş

ellerini seviyordum.

Tenimde dolaşan ellerinin yansısını değil

hünerli parmak uçlarının ışığını taşıyan

ellerini

ellerin gibi seviyordum.

 

Sözcükler incitilmeden dökülür dudaklarından

Gözlerin göl

Sesin ırmak olur, birbirlerine kavuşur.

 

Duruşun

akşam alacasından sıyrılan

uzak bir dağ

geçitlerini kendinde saklı tutan.

 

(Dağ eğildi, yolcu yolunu bildi.)

 

Hangi görünmez geçidinden geçirdin

yüreğine değdi gözlerim

kilidi çözüldü yüreğinin

İştahla sevdim.

 

Senden önce hiç sevmemişim gibi

sevmeyi hiç bilmemişim gibi

Ya da sevmiş ama sevdalanmamış gibi

Yanmış

yangının orta yerinde

Kalmış gibi

ateşin değil, yükselen alevlerin ısısı

Sarmış.

 

Yangın var olalı böyle yanmamış

Sevda her çağda yaşanmış.

 

 

Seninle bütün çağları giydirdik sevdamıza

Durdun

geniş bedenin gergin bacaklarının üzerinde

ceylanı ayaklarımın önüne attın

mağaranın duvarına resmini astın

Gittin.

Ateş yoktu

benzersiz içkimizin yanında

yalnız tuzla pişmiş lakerdayı

ellerimizle yedik

Doymadık

tarlalar açtık

aç tarlalarımızın karnına tohum değil

at nalları ekildi, ezildik.

Sen haçsız seferlerinde kılıç oynattın

her kilisede mum yaktım

-çıktığın gibi dön seferden

Döndün ahşap bir konağa

yerleştirdik kendimizi

yalnız çağırdığın geceler girdim odana

ahşap kafesin arkasından dinledim

                                            ayak seslerini, sesini

 

Bahçede gezerken güller arasında

renkli pencerenin arkasında

hayal ettim yüzünü

hayallerime karıştı çölde karşılaştığımız Mecnun’un yüzü

yüzleri birbirine karıştırdım.

Öyle uzaktı ki yakınlığın

Dokunamıyordum.

 

Yorulunca ayrı yaşamaktan

kalabalık yalnızlıklardan

kimsesiz küçük bir evi sevindirdik.

 

Ayaklandı sevdamız

ayaklandı duvarlar, duvarlarda asılı

cümle resimler

kapıları, pencereleri yerinden

çıkardık

Sevdamızı sokağa çıkardık.

 

Yangın var olalı böyle yanmamış

Sevda tüm zamanlarda yaşanmış.

 

                                                     31.12.1996

 
Okunma Sayısı : 1880 | Yorum Yaz

|

Tavsiye Et

|

Facebook'ta Paylaş
 
Henüz Yorum Yapılmamış