Bir hafta öncesinde dağcılık konusunda eğitim veren Hocamız, " Bir dağa çıkmadan önce, dağın karşısına geçip üç kez yüksek sesle
" EYYYY DAĞ, EYYYY DAĞ, SENİ AŞMAYA GELDİM, SENİ AŞMAYA GELDİM... " diye bağırarak "DAĞ ANDINIZI" içtikten sonra uygun adımlarla tırmanmaya başlayın... " demişti.
Dernek yeni kurulmuştu, herkes, öğrendiği kuralları noksansız uyguluyordu.
Bir hafta sonra Kızılağaç ın ufacık tepelerine tırmanacaktık.
Kadınlı, erkekli; renga renk giyimli yaklaşık altmış kişiydik. Köyde kahvenin önünde otobüslerde indik. Tüm gözler üzerimizdeydi.
Görevli arkadaş, ayıp olmasın diye grubu köyün dışına çıkardı. Yönümüzü dağa çevirip üçer kez bağıra bağıra " EYYYY DAĞ, EYYYY DAĞ, SENİ AŞMAYA GELDİM, SENİ AŞMAYA GELDİM... " diye bağırmaya başladık.
Yan bahçede oturan, dişleri dökülmüş yaşlı bir amca, gördüklerine bir anlam veremedi.
Sonra görevli bir arkadaşın yanına yaklaşıp " Oğlum siz nasıl böyle yan yana geldiniz? Bizim köyde Mehmet Ali de var. O zavallı da sizin gibi, gelmişken onu da aranıza alın" dedi :)))