Keşke balık olsaydın yavrum
Kuş olsaydın…
BİTEZ YALISINA VARMADAN…
İsteyerek olmadı. Göz göze geldik aniden, ormanın içinde makilik bir alanda, bir patikanın bitiminde.
Çoğunluğu çoluk çocuk, sayıları otuza yakındı
Aniden korku dolu onlarca göz bürüdü gözlerimi
Anne, sesi çıkmasın diye ağzını tutuyordu iki üç yaşındaki ağlayan, saçları çamur içinde kapkara bir kız çocuğun
Aralarında yetişkin erkek yok gibiydi; Kim bilir belki de beni görüp kaçmışlardı?
En yaşlı kadın yalvarırcasına bir şeyler anlattı kendi dilinden.
Gözlerindeki korkudan ve sık sık kullandığı “Allah” sözünden başka hiçbir şey anlamadım anlattıklarından.
Yüreğim durdu; Yüreğim kurudu
Daha ötesi sırat köprüsüydü benim için, yoluma devam edemezdim, çocukları çiğnercesine daha öteye gidemezdim
Bocaladım ne yapacağımı şaşırdım
Hiçbir şey diyemedim
Ne diyebilirdim ki?
Onarın yaşadığı o büyük acıyı bilmedikleri bu topraklarda, anlamadıkları bir dille ben mi anlatacaktım onlara?
Gözlerim yaşardı; Geri döndüm bir daha arkama bakmadan ya da bakamadan
Sonradan dönüp bir fotoğraf çekmek geçti aklımdan; Aklımdan utandım!
Oysa ne güzel düşlerim vardı, tam bana göre bir projenin danışmanıydım;
Farklı bir yaya yürüyüş yolu ayarlayacaktım doğaseverler için, Bitez’den Akvaryum’a
Aynı patikadan ilk dolunayda gece mehtaba çıkacaktık şaraplarımızla ve de can dostlarla
Sözünü bile vermiştim
Aklımdan geçenleri ve gördüklerimi düşündükçe kendimden utandım!
Yaşaran gözlerimi denize çevirdim, çok çok ötelere, onların pembe düşlerine, Kos adasına
Sonra son kez göreyim diye bir kez daha döndüm arkama; Gözden kaybolmuşlardı
Sonradan fark ettim, ihbar ederim diye benden çekinmiş, daha güvenli diye benim geçemediğim üstteki kayalıklara doğru tırmanıyorlardı çoluk çocukla
Bir kez daha suçladım kendimi; Bir kez daha utandım verdiğim rahatsızlıktan, çaresizliğimden ve de insanlığımdan
Döndüm, en yakın çay bahçesine oturdum
Bir tanıdık yaklaştı “ Hayırdır dalgınsın, bir hal var sende abi” dedi
Evet bir hal var bende
Bir hal var ama kime ne anlatabilirim ki ?
|