.
 

Son 10 Yorum

 
 

Ziyaretçi İstatikleri

Bugün : 77
Toplam : 617922
 
 
SİZDEN GELENLER- Zahide ÜZÜMÇEKER'den  -  10.11.2010
.
.
 
 
YARAN DAĞI YAKTI BENİ

 

         Her dağ bilinmezlik içerir.

Yüzünü dağa çeviren yolcu

en az azıkla çıkar yola,dudaklarını ıslatacak kadar su,

gücünü tazeleyecek besin yük olmaz omzuna.

Dalların sunduğu ahlata uzanan elleri

          dönüş yoluna dek durdurmak en güzeli.

Çıkış zor,çıkış zahmetli

Dikenler yırtar tenini,dizlerin kanar.

Tavşanlar senden kaçarken yaban çilekleri iştahını açar,

 iki tanesi susuzluğunu almaya yeterde artar.

Gökyüzüne uzanan dallarını

          birleştiren çam ağaçlarının arası

                        bir patika oluşturur,başını güneşten korur.

 

Dağ yolunun düzü yoktur,ardında bir izin yoktur.

Yürüdüğün yola bakıp yolunu yarılandı sanıp aşağıya baktığında,

altında dümdüz bir ova seyri doyumsuz bir manzara

döner yükseldikçe  başın ,ufuklarda bakışların

                         yitirirsin yön duygunu.

 

Yolcunun adımına göre belirlenir yolun uzunluğu.

Yorgunluğu oturarak arttırmak yerine,

 yaşlı ağaç gövdesine yaslayarak bedeni

                            durup biraz dinlenmeli.

Yeşil serinlik ve bir yudum su ile gelir tazelik.

Elinde, rüzgarın kırdığı daldan

gövdenin ağırlığını azaltan baston,

            aralayıp  çalıları  

                      adımlar atmana  yarar.

 

Sona ermesine sevinirken dikenlerin

başlayan taşlı yolda ilk sendelemenden sonra

 bastığın tekinsiz noktaya toplanır  bütün dikkatin.

Küçük taşların  yersiz oynaklığından

               bükülünce belin,  burkulur ayak bileğin.

Dengeni bozan  kayalar kaygan

              tutunacak dal bulamazsan

                          tutar ellerinden sertçe yüzünü yere  yapıştırır.

 Her gördüğün otun ağacın,yer altında yuvalanan karıncanın

 yanında oyalandığın, yürüyüş uzakta kalır.

 Başının üstünde hiç usanmadan

 desenler çizen bulutlar,gün güneş unutulur,

                             yollar ayağın olur.

 

Bacaklarda başka bir kuvvet,gözlerde uzağı sezen serinlik,

eller sabırlı,ağız düğmeleri ilikli .

Düşer iç cebinden iş telaşı yarın ki toplantı,

dün kimin ne söylediği kimlerle kavgaya tutuştuğun.

Şimdi sadece yolcusun.

Çok uzaklardaki kentin sesiyle birlikte yüreğinin gürültüsü diner.

Kaç zamandır yürüğünü unuttuğun bir anda yolun

küçük bir düzlükle buluşur.

Kuşların bir ağaçtan bir ağaca alçak sesle

eşini çağırdığı sessizliğin hükmünde bir tepe,

 burası zirve.

Derin bir solukla dinlenme sırasında göz toprağın sözüne takılır.

Büyükbaş hayvanın büyük dışkısının yanı başında pembe bir çiçek .

Böyle yan yana yaşama bakıp,birini güzel diye mümkün mü seçmek.

Köküne serilen gübre değil mi  böyle coşturan çiçeği.

İyi-kötü,güzel-çirkin diye ayırarak diktiğin aklın teyel ipliği

                                               sökülür birden gönlünden.

Hem dağ hem çiçek,hem kurt hem kaptığı kuzu yerleşir yüreğine sakince.

Ayrılığın vakti geldiğini anlarsın inceden ince.

      İnişte yolunu kolaylaştıran

                 ne ahlat yemişidir

                  ne de heybeni dolduran

                                           dağ çileği.                

 Aynı yollar değildir dönüşte yeniden yürüdüğün.

                

                                           Bilirsin.

                    

                      Hiçbir dağ aldığı gibi bırakmaz insanı.

 
                                       Zahide ÜZÜMÇEKER

                                                                                             09.11.2010

 
Okunma Sayısı : 1509 | Yorum Yaz

|

Tavsiye Et

|

Facebook'ta Paylaş
 
.
Şahika Üçer  -  21.03.2013    03:08:10
.
eski dost..
zahideciğim bana bir mail atar mısın..sahika..
.
.
Ayfer  -  11.11.2010    12:34:58
.
yüreğine sağlık...
Elini kalemini çoşturan. YAŞAYAN yüreğine sağlık.....
.
.
HIDIR  -  10.11.2010    19:23:24
.
KUTLAMA
ilk kutlama benden olsun zahide m... duygular, ancak bu kadar güzel anlatılır, yüreğine sağlık.
.