İÇTİMAAA VAR
Kuleli Askeri Lisesi’ndeki ilk günümdü.
Okulun bahçesinde üzerinde "Ziraat Bankası" yazan bir banka oturmuş, İstanbul’un ve Boğaz'ın güzelliklerine dalıp gitmiştim.
Arkalarda birileri, “ İçtimaa var, içtimaaaa var…” diye bağırıyordu.
On dört yaşındaydım. Sivas’ın ücra bir köşesinden ortaokulu bitirerek gelmiştim “İçtima”nın ne anlama geldiğini henüz bilmiyordum; Ben de bir şeyler satıyorlar sanmıştım.
Herkes, içtimaya gitmiş, bahçede bir ben kalmışım.
Karşıdaki bakkala kaçak giden bir arkadaş, duvardan bahçeye atlayıp heyecanla yanıma geldi ve “ İçtima var mı? ” diye sordu.
Ben gayet sakin, “ Bende yok ama arkada biri bağırıyordu, onda varmış ” dedim.
Arkadaş, ciddi ve sinirli bir şekilde “ Benimle dalga mı geçiyorsun lan, benim babam subay ve İstanbulluyum.”
Ben de biraz garibanlıktan, biraz da korkudan “ Ben de Sivaslıyım, babam da işçi ama gerçekten bende yok, istersen üzerimi ara” diyebildim J