At bizim, avrat bizim, silah bizim, şan bizim
Namus belasına gardaş, yattığımız zından bizim…
Çocukluğumda anlatmışlardı öyküsünü;
Gençliğimde yazmıştım şiirini,
Yaşlanınca daha çok duygulandım...
BİR TÖRE, BİR CİNAYET, İKİ ŞİİR...!!!
AZİZ-1
( Töre kurbanı kadının diliyle )
On üç yıl boyunca, sırtını dönüp
Namluyu çevirmek hak mıdır Aziz
Kirlenmişse eğer, senin namusun
Hiç suçun, günahın yok mudur Aziz
Hangi gün dokundun, sardın yar diye
Açtın mı gönlünü, bir gün kal diye
Başıma kalkarsın namus, ar diye
Ben de bir insanım, çok mudur Aziz
Çıkma dersin cama, kimseye bakma
Oyup da gözlerimi, gözüme sokma
Aş, ekmek verip de başıma kalkma
Sordun mu yüreğim tok mudur Aziz
Kestin dillerimi hep sen söyledin
Gönlümün üstünde gönül eğledin
Döktüğün kanımla kına eyledin
Bir bak ellerine ak mıdır Aziz
Ve Aziz’in sonu….
AZİZ-2
Yıkandın, dinlendin, içtin suyunu
Terk eyle vadiyi kaç ulan Aziz
Bak güneş batıyor topla yükünü
Karanlıkta kaçmak güç ulan Aziz
Maya mı katılır eldeki göle
Arada husumet var ise hele
Namusu kurtardın töreye göre
Yasalara göre suç ulan Aziz
Tükettin karları teptin ayazı
Direndin ecele getirdin yazı
Sonrası ölüm yok Ali Boğazı
Meşeden Öteye geç ulan Aziz
Gecelerin uzun, düşlerin yarım
Saç sakal karışmış perişan durum
Arkada jandarma, önde uçurum
Yol burda tükendi seç ulan Aziz
Bulutlar çekildi, yıldızlar küstü
Ay, güneş devrildi vadiye düştü
Sinekler, böcekler kana üşüştü
Susmak yakışmıyor ses ulan Aziz.
|