.
 

Son 10 Yorum

 
 

Ziyaretçi İstatikleri

Bugün : 58
Toplam : 669176
 
 
ANILARDAN...  -  29.01.2016
.
.

 
 
Kuleli Askeri Lisesi'nden subaylığa
Subaylıktan Mamak Cezaevi ne kadar uzanan
yıllarımı kaleme aldığım

“BEN ASKERKEN” adlı sanal kitabımdan…

 

 

Sorgumun üçüncü günüydü. Gözlerimdeki  bağ dışında çırılçıplaktım. Her cevaptan sonra tekmelerle yere yıkılıyordum. Biri başımdan tutarken diğeri, kalem ya da bir demirle sıktığı ayalarıma vuruyordu. Yaşamımın en büyük acısını çekiyordum.

Artık ipler tam kopmuş, söz tükenmişti; Zaten onlar da umudu kesmişlerdi.

Atın bu orospu çocuğunu tecritte” dediler.

 

Subaydım, ama tecrittin ne olduğunu o güne kadar ben de bilmiyordum. Hala çırılçıplaktım. Kollarıma giren askerler, üç kat altta ki zemin kata indirdiler. Gözlerimi açtıklarında elbiselerim yere atılmış ve üç dört adımlık, pis kokulu, yarı karanlık bir hücredeydim.

Artık kör pencerem de yoktu. Şubat sonu, yer beton ve ıslaktı. Dört duvar dışında tutunabileceğim hiç bir şey yoktu. Neleri görmedi ki bu gözler; Karanlığa da tez alıştı. Tavandaki lambanın ampulü ve duvardaki priz sökülmüştü. Açıkta kalan iki uçlu elektrik kablosu “gel bu işi burada bitir” der gibiydi.

Ama bu iş o kadar kolay olmayacaktı. Sonuna kadar direnecektim. Sonu ne zaman gelecekti? Sonunda ne vardı? Onu da bilmiyordum.

Ben, içeri girmeden gözaltı süresi iki aydı, bir buçuk aya indirilecekti; İndirildi mi? Ben gözaltında mıyım? Benim için bu yasalar geçerli mi? Hiçbir şey bilmiyordum.

Ama bir şeyi öğrenmiştim. Çok büyük olasılıkla Harp Okulu’nun batısındaki Kontrgerilla dediğimiz Merkez Komutanlığı'nda ya da Dil Okulu’ndayım. Bunu Harp Okulu öğrencilerinin eğitimlerde söyledikleri marşlardan ( özellikle Harbiye Marşından ) tahmin ediyordum.

Eh ne de olsa dört yıl aynı nefesi solumuştum. Artık o sesler kulaklarımızda küpe gibiydi. Gözlerimi köreltmişlerdi ama henüz kulaklarım sağır değildi.

Bir haftayı geçmişti sorgu odasına çıkmayalı. Soğuk ve uykusuzluk dayanılır gibi değildi. Hücrem buz gibiydi. Islak ve soğuk beton üzerinde beş on dakikada bir konum değiştirmekten gözlerime uyku girmiyordu. Mide ağrılarım dayanılır gibi değildi. Tuvaletimde kan gelmeye başladı. Damaklarım çatlamıştı. Günde bir kez önüme attıkları çeyrek ekmeği yiyemez olmuştum.

Zaman, zaman açıktaki elektrik kablosuna takılıyordu gözlerim. Ama hayır aklımın ucundan bile geçirmemeliyim. İnatlarına bir gün de olsun fazla yaşayacaktım!

 

 
Okunma Sayısı : 1119 | Yorum Yaz

|

Tavsiye Et

|

Facebook'ta Paylaş
 
Henüz Yorum Yapılmamış