.
 

Son 10 Yorum

 
 

Ziyaretçi İstatikleri

Bugün : 115
Toplam : 690759
 
 
ARŞİVİMDEN ( BİR DARBE İZİ... )  -  12.09.2014
.
.

“ Şimdi ne mahkûmum

ne de bir sanık;

Sorulacak hesabım var

          çürük bedenim tanık…”

                       H.Ç.

 

 Onlarca yıl sonra hala kanayan, acılarla dolu bir 12 Eylül anısı....!

 

       BİR DARBE İZİ…

“ Sonuç böyle olacaksa, bunca çileyi neden yaşadım ki? ” dedi.

“Onca ağır bedelin karşılığı bu mu olmalıydı?

Oysa daha on altı yaşındaydım. Aykırı, yaramaz, küçük bir kızdım. Çok inatçı ve çok güçlüydüm; Ya da bana öyle geliyordu.

Çocukluktan yeni kulaç atıyordum genç kızlığa. Kendimi dev aynasında görüyordum. Önce ailemi, sonra ülkemi, daha sonra da dünyayı değiştirip düzeltecektim.

En azında öyle diyordu ağabeylerim, ablalarım, okuduğum kitaplar….

Başta ailem olmak üzere çok akıl verenler, ya da o zaman ki yorumumla akıl satanlar da oldu.

Oysa ben, çoktan kararımı vermiştim. Bu kutsal yolda ölüm vardı, dönmek yoktu.

Umut kervanına ben de katıldım. Artık aranan biriydim. Adım da, izim de kayıptı. Kimisine göre dağlarda, kimisine göre yurt dışında, kimisine göre de kocaya kaçmıştım.

Bir yıl geçmeden anamı kaybettim. Ama yollarım yolsuzdu. Dedim ya artık aranan biriydim; Dönemezdim. O büyük hasrete karşın, darbeden sonra ne dirisini görebildim anamın ne de ölüsünü.

Hep beni sayıklamış hasta yatarken; Ölmeden önceki son sözü de ben olmuşum. Anamın ölümünden sonra, aile içinde yargılanmış ve hüküm giymiştim. Tüm suç, gıyabımda bana yüklenmişti.

 

Sonrasını nerelerde nasıl yaşadım? Doğrusu ben de çok fazla hatırlamıyorum. Her günüm ayrı bir yaşam, ayrı bir mekandı.

Yakalandığımda yirmisine yaklaşmıştı yaşım.

Çok direndim. Adımdan ötesini kimseye söylemedim. Dört ayrı hapishanede beş yıl yattım.

Sonrasında sözde çıkmıştım cezaevinde. Çıkmıştım ama sanki zemheri de karda yürüyordum. Her vardığım yerde izlerim göz hapsindeydi.

O büyük ağabeylerim, ablalarım, ya yurtdışına kaçmış, ya hala içeride, ya da buzullar gibi eriyip gitmişlerdi sermayenin küresel ısınmasıyla.

Aileme dönmeye karar verdim. Haber yolladım gitmeden önce. Çok özlediğimi söyledim. Cevabı, hançer gibi saplandı yüreğime. Yollarım yolsuzdu. Anamın katiliydim onlara göre. Evimin beşiği, sırat köprüsü; içerisi katran kazanıydı.

Bir bayramda anamın mezarına uğradım. Saatlerce hüngür hüngür ağladım. Başımdan geçen her şeyi uzun uzun anlattım; duydu mu, inandı mı? Ama olsun en azında biraz olsun rahatladım ya.

Sonra bir dokuma atölyesine girdim. İki yıl kadar da orada çalıştım. Başıma gelmeyen kalmadı.

Kadın ve çaresiz olmak ne zormuş bu toplumda. Her tatlı sözün arkasında ne büyük ihanetler varmış yaşayarak gördüm.

Çok ama çok büyük bedeller ödedim. Hala bir yanım sakat sayılır. Ama inan ki çok piştim. Şimdi düşünüyorum da bir zamanlar altı milyar insan için yola çıkmıştım; şimdi altı milyar arasında tek başıma, yapaylınızım.

Bir erkek arkadaşım olmuştu üç yıl kadar önce. Bir yıla yakın birlikte yaşadık. Evlenecektik. Ama olmadı. Anamın yollarını tıkayan acılı yıllar ve yaşadığım işkenceler, benim de analık kanallarımı tıkamıştı.

Şimdi hafızamı da kaybetmiş durumdayım. Sanki o yıllar, yalan yıllardı, bir düştü, hiç yaşanmamıştı, ya da yaşayan ben değildim.

Ama seni hatırladım. Bir hafta senin evinde gizlenmiştim, yakalanmadan önce.

Sahi kim yollamıştı beni sana; onu da hatırlamıyorum.

Sana o kadar çok ısınmıştım ki anlatamam. Abim gibiydin. Aramızda sevgi de var mıydı? Sahi var mıydı? Bir insan, hem abisi, hem de sevgilisi gibi sever miydi birisini?

Duygularım o kadar karışıktı ki. Hapisler de bile yıllarca bu konuyu düşündüm; düşündüm ama?

Her neyse…

Şimdi bir kitapçı da çalışıyorum. Kent kent dolaşıp sol yayınları pazarlıyorum. Öyle zoruma gidiyor ki gençliğimi, duygularımı, umutlarımı pazarlamak.

Dünden beri buradayım. Gittiğim yerlerde senin adını da verdiler. Doğrusu adını da, simanı da unutmuştum. Karşıma senin çıkacağın aklımın ucunda bile geçmemişti.

Kusura bakma çok doluyum. Seni karşımda görünce şok oldum birden, duygulandım. Yıllarca kimseye bir şey anlatamadım. Şimdi öyle rahatladım ki. Gözlerimin yaşardığına aldanma; Dedim ya duygulandım. Öyle mutluyum ki şu an. Yirmi yaşında ve seninle o küçük gecekondudayım sanki.

Ya sen? Sen nerelerde nasıl yaşadın o günden beri?

Bir ara senin de içeriye düştüğünü duymuştum. Ne kadar yattın? onu da bilmiyorum. Şiddetle karşıydın evliliğe. Özgürlük filan diyordun; Özgür müsün bari? ”

 

Gözlerim yaşardı. Kızım canlandı gözlerimin önünde. Henüz on altı yaşında ve öyle saf, öyle temiz ki. Kütüphanemde ki sol yayınlara taktı kafayı. Her gün yeni şeyler araştırıp, soruyor.

Yıllar, bir film karesi gibi geçti gözlerimin önünde. Kelimeler düğümlendi boğazımda. Konuşamadım. Otuz yıl öncesini anımsadım; dün gibiydi.

O, dalgın dalgın duvarda ki çocuklarımın fotoğraflarına bakarken “İki çay ve iki simit ” dedim sekretere,

“ Misafirin ki büyük bardakla, açık ve şekersiz olsun ” …

 

 

 
Okunma Sayısı : 1633 | Yorum Yaz

|

Tavsiye Et

|

Facebook'ta Paylaş
 
.
Gülizar yıldırım   -  12.09.2015    12:18:07
.
ah be abim
bu yazıyı daha önce bir dergide ya da gazetede mi okumuştum. o zamanda gözlerim yaşarmıştı. şimdi de. bunca acı unutulurmu güzel abim. tek güzel yanı acılarla pişmişsiniz. ondandır gönüllerde yerin. ne diyeceğimi ben de bilmiyorum. umarım yeni nesiller bu acıları yaşamazlar can abim
.
.
Şahin KANBUR  -  12.09.2014    13:13:53
.
73. ŞEYTANA EDEBİ İNSANDA İHANET
73. ŞEYTANA EDEBİ İNSANDA İHANET 12 Eylül 2014, 12:13 Tarih bin yıl sonra sizleri buranın - Orta doğunun Skolastik Yargıçları, Savcıları, Hakimleri, Efendileri ve Sahipleri; bizleri de buranın - Orta doğunun Reformcuları, Rönesansçıları, Bilimsel Aydınlanmacıları ve Devrimcileri olarak yazacaktır ve yargılayacaktır. 73. ŞEYTANA EDEBİ İNSANDA İHANET 73 kere Yaksanız da güneşi 73 kere Kavursanız da ateşi 73 kere Serseniz de geceyi 73 kere Sar sanız da - karart sanız da karanlığı 73 kere Yazsanız da yeni bir muska 73 kere Assanız da yeni bir din 73 kere Vursanız da yeni bir mühür 73 kere Kıvırsanız da yeni bir ferman 73 kere Yapsanız da yeni bir zulüm ve kıyam Dağ gitmez hiç bir yere, Su yürümez hiç bir geriye, Güneş uyumaz ve uymaz hiç bir zamana, Dünya dönmez hiç bir şeye ve hiç bir insana ... 73 kere Yeniden - yaratacağız kendi ellerimizle bu hayatı 73 kere Yeniden kuracağız kendi ruhumuzla bu tarihi Siz 73 kere 12 Eylül yapın bu tarihi, Biz 73 kere Yine yeniden yaratacağız bu tarihimizi Şahin KANBUR ( 15 Ağustos 2014 ) Yeniden : ( 12 Eylül 2014 ) ()
.
.
devrim  -  12.09.2014    13:08:00
.
abim
can abim. yürekten vurdun. sözün tükendiği nokta. benimde teğet geçtiğim yer.umarım sonraki bahtı ve yolu açık olmuştur ablamızın.
.
.
ali akdemir  -  12.09.2014    09:12:51
.
dün gibi hatırlıyorum
evet yoldaş olayı dün gibi hatırlıyorum. biz polatlı da gelmiştik bir arkadaşla aynı eve. senin misafirlerin vardı. tanıştırmak istemedin fazla. biz de fazla sormadık. o zaman biraz alınmıştık ama şimdi düşünüyorum doğrusunu yaptın. ama biz tahmin etmiştik. daha sonra biz yakalandığımızda o dikimevindeki evi bizede sordular. örgütevi dediler. bizde bir subay arkadaşın eviydi dedik. git bir daha sor bakalık o adam subaymı mamakta anarşistmi dediler alaylı bir şekilde. dün bir tv kanalındaymışın ama yeni öğrendim. keşke haberim olsaydı bende katılıp canlı tanıklık yapsaydım o yıllara.ne kadar nasıl selam yollasam azdır. otuz yıl önceki gibi en devrimci duygularımla kucaklıyorum güzel dost yoldaş
.