Yıllar önce Hrant Dink anması sonrası tanık olduğum bir olayı kaleme almış ve bir kaç yerde yayımlamıştım.
Olayda yaralanan tanımadığım dosttan dün bir yorum geldi
Yazımı ve yorumu birlikte sunuyorum
***
TANIK
Tanıktım Gözlerimle gördüm yaralıyı sürükleyerek götürdüklerini, Tünel çıkışında üzerinde “ Kıvılcım ” yazan bir matbaaya. Yere fırlattılar. Acele araba istediler kapkara telsizleriyle Hemen geldi arkası uzun bir polis otosu. İçinden inen omuzu çok yıldızlı bir Amir, “ Atın arabaya " diye uzaktan bağırdı. Elli beş, altmış yaşlarındaydı yaralı. Sağ bacağından vurulmuş kanlar içinde yerde yatıyordu. Dört kişi yüklendi üzerine. Yaralı doğruldu ve sol ayağıyla sert bir tekme yolladı en genç polise. Ve “ Defolun katiller, siz vurdunuz beni, siz katilsiniz, sizin arabanıza binmem” diye bağırdı. Şaşırmıştı polisler. Biri, omuzu çok yıldızlıya koştu; Diğerleri, başta gazeteciler olmak üzere çevrede ki kalabalığı sert kullanarak dağıtmaya başladılar. Gazeteciler, bir yolunu bulup çekime devam ediyordu. Emir, yine omuzu çok yıldızlıdan geldi. Dükkanın kepenkleri kapatıldı. Kir gizlendi! Kapalı kepenklerin atında tertemiz kanlar sızıyordu, sokağın kirli kaldırım taşlarına.
Aradan yaklaşık yarım saat geçti. Kalabalık dağılmıştı. Kepenklerin arkasını merak edenlere polisler, “ Önemli bir şey yok, ufak bir adli vaka ” diyordu. Ve sonunda beklenen sivil ambulans geldi Kepenkler yeniden açıldı. Yaralı, sivil sağlık görevlileri tarafından sedyeye konuldu. Ambulansa götürülürken küçük adli vakanın detayları da belli oldu! Yaralı, “ Adım Rıdvan Yalın. Alışveriş için gelmiştim. TCDD den emekli memurum. Bizim vergilerimizle geçinen katil polisler beni vurdu.” diyerek gür sesiyle bağırıyordu. Ambulansın önüne iki polis bindi; Yaralı, gür sesiyle alkışlar arasında ambulansla birlikte hızla gözlerden kayboldu.
Akşam haberlerini izledim adları büyük olan küçük tv kanallarında. “ Hrant Dink’i anma gösterileri olaysız geçti” diyorlardı. Olayı anlattım çevremdeki dostlara. İstanbul için normal dediler. Her gün öyle şeyler oluyor. Darbe yıllarını anımsadım; Baskına uğrayan gecekonduları, işkenceleri, gözaltında kayıpları. Ve gözleri kör, kulakları sağır, dilleri lal edilmiş bir toplumu.
Demek ki boşa dağıtılmamış onca dernekler, sendikalar, sivil toplum örgütleri.
Demek ki siyaset, boşa öcü gibi gösterilmedi bu topluma.
Demek ki normal şeymiş polisin yoldan geçen birisine nişan alarak ateş açması.
|