.
 

Son 10 Yorum

 
 

Ziyaretçi İstatikleri

Bugün : 86
Toplam : 676659
 
 
YOLCULUKLAR... ( ANILARDAN )  -  12.05.2015
.
.

  

 YOLCULUKLAR

Yaşam, meçhul bir yolculuktur; Doğumla ölüm arasında uzanan uzun, ince bir yolda.

Çocukluk yıllarımda, Koca Veysel’in, “ Gidiyorum gündüz gece” sözlerine hiç aklım ermezdi.

Büyüdükçe bu uzun yolun sonrasını da öğrendim; Artık ölüm yoktu bizim kitabımızda; Sonrası göçmekti ya da Hakka yürümekti.

Ama benim asıl değinmek istediğim konu, yolculukların dünü ve bugünü olacak.

                              ***                               

İlk uzun yolculuğum, Divriği-İstanbul arasında kara trenle; Ya da o zaman ki ismiyle postayla olurdu. Yaklaşık iki gün sürerdi.

Kara trenimiz, kara bahtlı insanları yüklenip, simsiyah dumanlarla ve ürkütücü bir gürültüyle, öfkeli bir aslan gibi kayardı rayların üzerinde diyardan diyara.

Karanlık tüneller, kapkara dumanlarla dolar, yüzlerimiz, gözlerimiz simsiyah is kesilirdi.

Biletlerde numara kavramı henüz yoktu. Altı kişilik üçüncü mevkii kompartımanları, kimi zaman iki üç katı yük ve insan taşırdı.

Vagonlar, tıklım tıklım olurdu. Her birimiz ayrı duraklarda binerdik, birbirimize eldik; Ama naçarlık, tutkal gibi yapıştırırdı bizleri birbirimize; Hepimiz yoksul, hepimiz birdik.

Soğuk gecelerde birbirimize sokulurduk. Başlar, omuzlara düşerken, düşlerimizi ekerdik karanlık gecelerde ay gibi parlayan upuzun raylara.

Bir destan sesi boğardı kompartımanı. Kimi gün askerden dönmeyen bir gencin, kimi gün doğumdan ölen gelinin ağıdıydı.

Boyundan asılı pikapta yanık sesi, mumlu kâğıtlara yazılmış sözleri dolanırdı üç beş kuruşluk delikli paralarla elden ele, dilden dile.

En çocuksu, en duru şiirleri hep bu yolculuklar yazdırdı bana.

Bu yolculuklarda tanıdım Anadolu’nun yoksulluğunu, naçarlığını ve de insanlarını, istasyon istasyon; adım adım.

Bu yolculuklarda gözlerim tırmandı Erciyes’in buzullarına, karlarına; Bu yolculuklarda gözlerim düştü Kızılırmağın köpüklü, bulanık soğuk sularına.

İki günlük azığım, bezlerde sarılıydı. Bezlerde sarılıydı sulandırılmış yufka ekmeğim, kavrulmuş patatesim ve haşlanmış üç beş yumurtam.

Ben, yüreğim gibi açardım soframı, amcaları teyzeleri buyur ederdim, Onlar, saçlarımı okşar; onlar, öyküler anlatır; Onlar, unuttururdu bana ayrılığın, açlığın ve yetimliğin acısını.

                              ***

         

Uçak, tıklım tıklımdı, görevlileri saymazsak tam iki yüz kırk üç nefes.

Uçak, bir tabuttu sanki, ne bir merhaba, ne bir gülüş, ne bir ses.

Uçak, tıklım tıklımdı. Gazetemi yanıma almış, bulmacanın çözümüne dalmıştım.

Elimden düşen kalemi yerden alıp bana uzatmıştı altı, yedi yaşlarında dünyalar güzeli bir kız çocuğu.

Çok büyük bir azar yedi annesinden, altı yedi yaşlarında dünyalar güzeli bir kız çocuğu.

Çocuk, yaptığına bir anlam veremiyordu. Bir bana, bir annesine bakıyordu. Önümüzde ki ekranda, dolar, yükseliyor; Borsa inip kalkıyordu. Altımızda Susurluk, kimseler görmeden mahçup mahçup akıyordu.

Kapadım gazeteyi, yumdum gözlerimi.

Bu bulmaca, ne soldan sağa, ne yukarıdan aşağıyaydı. Bunun adı, bunun çözümü yoktu, bu cehennemlik bir kordu; bunun çözümü cehennemden de zordu.

Sessizliği kaptan pilot bozdu, “ Dokuz bin rakım, eksi kırk dört derece sıcaklık” diyordu.

Ya yüreklerin soğukluğu? Onu kim ölçecekti? Çocuk, yaşadığına bir anlam veremiyor, hala bir bana, bir annesine bakıyordu. Önümüzde ki ekranda, dolar, yükseliyor; Borsa inip kalkıyordu. Yüreğim, bulutlara; bulutlar, gözlerime akıyordu.

Gözlerim... gözlerim, hiç büyüyemedi; Gözlerim, hala kara trende çocuktu

Kimbilir, belki de yaşam, gözlerime gizlenmiş meçhul bir yolculuktu?

 

 

 
Okunma Sayısı : 1567 | Yorum Yaz

|

Tavsiye Et

|

Facebook'ta Paylaş
 
.
ali ekber yıldırım  -  06.11.2012    09:57:03
.
çocukluğumu hatırlayıp duygulandım
aynı dönemlerde aynı yolculuğu farklı duraklarda yapmışız. çok güzel tarif etmişsin. bana da anılarımı yaşattın. şimdi daha iyi anladım neden seni bu kadar çok sevdiğimi aynı yollardan gelen yoldaş :)
.
.
mustafa memur  -  06.11.2012    09:15:23
.
hala oradamısın?
hıdır benim korkum şu ki sen hala orada kalmışsın. devir değişti uyan dost :)
.
.
Nedim Cingöz  -  03.12.2011    21:40:05
.
Ne güzel yolculuklardı onlar
Divriği Projesinde çalışırken 70li yıllarda yaptığım tren yolculuklarına götürdü beni bu güzel yazın, eline diline sağlık. Daha sonraları Türkiye Demir-Çelik İşletmelerinin Navajo-Piper uçağıyla 3 kez Divriğiye gittim, ama tren yolculuğunun tadı yoktu.
.
.
lale  -  01.12.2011    19:41:41
.
çocukluğumu hatırladım
7-8 yaşlarındayım sanırım,Ankaradan Karsa trenle gidiyoruz.Yolculuk iki gün kadar sürüyor.Vagonun koridorunda 25 yaşlarında son derece halsiz görünen,ingiliz olduğunu sonradan öğrendiğimiz bir genç.Annem bizim yiyeceklerden hazırlayıp ikram etmem için bana verdi.karnı doyunca nasıl canlanmıştı,meğer açlıktan bayılmak üzereymiş.Nelerin değiştiğini açıklar belki diye yazdım.Kalemine sağlık.
.
.
mehmet  -  01.12.2011    09:26:36
.
Cooook cok guzel bir yazi.
Cooook cok guzel bir yazi. Dostum eline sagli.
.
.
ali ekber  -  01.12.2011    09:03:34
.
gözlerim yaşardı dost
dillerine sağlık hıdır. aynı dönemi aynı yolculukları yaşamışız. sadece istasyonlar ve yönler farklı.ama aynı güzel anadoluydu.
.